“Hükümetlerin birer örgüt olduğunu herkes tereddütsüz kabul edecektir. Bunun tersi yani örgütlerin de birer hükümet oldukları aynı ölçüde doğrudur, ama pek az kişi bunun farkına varır.”

Norton Long- Siyaset Bilimci

İnsanların bir topluluk olarak varolduğu her yerde politikanın varlığından söz edebiliriz. Politika bireysel önceliklerimiz, özelliklerimiz isteklerimiz, planlarımız ve beklentilerimizle topluluk içinde hem zarar görmeden, hem de amaçlarımızı mümkün olduğunca gerçekleştirerek varolma becerisidir. Günümüzde iş dünyasında bireyin iç dünyasına odaklanmış söylemlerin çokluğunda aslında her biri birer politik varlık olan şirketlerin içinde bireyin konumu görmezden gelinmekte, insan iç dünyadan ibaret, diğer aktörlerden izole bir varlık gibi ele alınarak politik ilişkiler yok sayılmaktadır.

Bir çoğumuz başarılı şirketleri ve onları başarıya taşıyan liderleri alkışlarız. Ama pek azımız lideri başarıya götüren yolun başından sonuna kadar o yolda karşılaştığı engelleri ve onun bu engellerle başa çıkmasını mümkün kılan politik ustalığı görmek isteriz.

İnsanlar nüfuz ve makam sahiplerinin nüfuz ve makama sahip oldukları için güçlü olduklarını düşünmek isterler. Aslında düşünülmesi gereken neden birileri nüfuz ve makama sahipken diğerlerinin sahip olmadığı meselesidir.

Bu sorunun cevabı şüphesiz politik bir aktör olarak çalışanların örgüt içindeki ilişkileri ile ilgilidir. İş örgütleri olarak şirketler insanların belli görev ve sorumluluklarla, kendilerine belli kaynaklar tahsis edilerek kendilerinden hem bireysel olarak, hem de bir ekip olarak beklenenleri gerçekleştirmek üzere bir araya getirildikleri yapılardır. Çalışanlar böyle bir yapının içerisinde :

  1. Bireysel olarak kendilerinden beklenenleri yerine getirmek
  2. Kişisel olarak kendi isteklerini gerçekleştirmeyi sürdürmek
  3. Kendilerine örgüt içinde verilen yetki ve kaynakları korumak ve çoğaltmak

İçin mücadele ederler. Çalışanlar bu mücadeleyi sürdürürken :

  1. Diğer çalışanların desteğini almak,
  2. Diğer çalışanları direk ya da dolaylı olarak etkilemek
  3. Kendi kişisel değer ve beklentilerine uygun hareket edebilmek
  4. Diğer çalışanlarla açık ya da örtülü çatışmak
  5. Diğer çalışanlarla uzlaşmak, işbirliği yapmak ya da birlikte hareket etmek

Zorunda kalırlar. İş hayatının ofise adımınızı attığınız ilk günden bir CEO olarak emekli olacağınız son gününe kadar yukarıdaki önermeler değişmeyecektir.

Bu saydığımız parametreler ofis politikalarının içeriğini oluşturur. İnsan izole bir varlık olmadığından ve çalışma hayatının içinde her aldığı sürece diğer insanlarla ilişki kurmak zorunda olduğu için çalışma hayatının başından sonuna kadar bu sayılan durumların herhangi biri içinde değerlendirilebilecek bir eylem içerisinde olmak zorundadır.

Örneğin iş hayatına yeni adım atmış sıradan bir çalışan kendisine verilen görevi yerine getirirken diğer ofis arkadaşlarından alacağı verilere ihtiyaç duyacaktır. Bu verileri sorunsuzca almak için ofis arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurması ve sürdürmesi gerekecek, bunu yaparken kendi kişisel özellikleri ve isteklerinden çok fazla özdün vermemeye yani kişisel bütünlüğünü korumaya çalışacaktır. Aynı zamanda bu çalışan hem çalışma arkadaşlarıyla iyi geçinmeyi sürdürmek ve onların desteğini almak, hem de ortaya koyduğu işlerle amirlerinin gözüne girerek şirket içindeki yetkilerini ve maddi imkanlarını arttırmaya çalışacaktır. Hem ekip arkadaşlarıyla iyi geçinmek hem de onlarla kariyeri için kıyasıya bir rekabet içinde olmak şüphesiz politik beceriler gerektiren bir denklemdir.

Yine bu çalışan kendi kişisel başarısına giden yolda diğer çalışanların desteğini almaya çalışacak, bu desteği almak için onlarla uzlaşacak, işbirliği yapacak ve onları desteklemek zorunda kalacaktır. Diğer çalışanların desteğini almanın maliyetini en aza indirmek için onları etkilemeye çalışacak, onlarla yakın ve samimi diyaloglar geliştirmeye çalışacak, farklılıkları aza indirerek, benzerlikleri öne çıkartacak, ama bunu yaparken aynı zamanda kendi kişiliğini, kendi, elindeki kaynak ve imkanları korumayı sürdürmek isteyecektir.

Çalışanımız kendisinden beklenen görevleri başarmak için karşılaşacağı diğer aktörlerden kaynaklanan engelleri aşmak için çatışmak zorunda kalacak, bu çatışmada başarılı olmak için diğer çalışanlarla, amirleriyle hatta örgüt dışından kişilerle ittifak arayışına girecek, onları etkilemek için bir çaba sarfedecektir.

Kimi zaman bu çatışmaları kazanacak nüfuzunu arttıracak, bunu güç ve yetkiye çevirmek için üstleri nezdinde kullanmak isteyecektir. Kimi zaman bu çatışmaları kaybedecek, en az zararla bu kaybı telafi etmek için uzlaşacak, kaynaklarını yeniden gözden geçirecek ve eski gücüne kavuşmak için yeni çatışmalar için fırsat kollayacaktır.

İçinde bulunduğu örgüt içinde güç ve yetkisini dolayısıyla kaynaklarını arttıramayacağına karar veren çalışan, eğer beklentileri yüksekse mevcut örgütünü terk edecek, başka örgütler içine girerek hedeflerine ulaşmaya çalışacaktır.

Çalışanın politik eylemini şekillendiren 5 temel özellik vardır:

Ulaşmak istediği hedefleri tanımlayan gelecekçilik

Hedefe ulaşmakta kendisine destek olacak ve engelleyecek güç odaklarıyla ilişkilerinde güç

Davranış ve söylemlerinin diğer aktörler üzerindeki etkilerini ölçebilme olarak empati

Sağlıklı ve verimli ilişkiler geliştirebilmek için ihtiyaç duyduğu bir özellik olarak güven ya da güvenilirlik

İçinde bulunduğu fırsatlar ve tehditler dünyasını algılamak, kriz ve çatışma durumlarının seyrini doğru anlamak ve kendini yeniden konumlandırabilmek için çok yönlülük

Aristo’nun deyişi ile insan politik bir hayvan- “ζῷον πoλιτικόν” dur. Nerede ve hangi örgütte bulunduğuna bakılmaksızın politik eylem kendisini farklı boyutlarda ve yoğunluklarda sürekli tekrarlayacaktır. Bir diğer ifade ile politika insanın toplumsal varoluşunun kendisidir.

İş hayatında başarılı olmak bu gerçeği yadsımaksızın ve bu ilişki ağlarının getireceği eylemlerden kaçınmadan örgütsel yaşamın dinamiklerine uygun hareket edebilmekten geçer. Bu konuda sayılan 5 özellik doğru eylemi ustalıkla ortaya koyabilmek, daha sonra ele alacağımız “politik zekanın” PQ getireceği bir beceridir.

KAYNAKÇA

Pfeffer,J., 1992,Güç merkezli yönetim,örgütlerde politika ve nüfuz,Harward Business School Press,Boyner Holding yayınları

Gerry,R., Wark,W.,2017, Liderlik ve politik zeka PQ, Türkiye İş Bankası yayınları,