Jeffry Pfeffer’in profesyonel hayatta “güç” konusunu işlediği kitabı alanında usta işi bir klasik olmuş  Amerikan mantalitesine uygun şekilde Pfeffer gücü iş hayatında aktüel olarak gerçekleşen güç ilişkileri üzerinde izlemiş ve pratik bir yapıt ortaya koymuş. Gücün bu şekilde ortaya çıkışının iş hayatı, şirketler, insanlık ve tikel olarak her bir kişi için sonuçları üzerinde elbette durmamış. Kİtap bu açıdan eleştirilse de ben kitabın gücü yalın ve basit bir anlatımla ustaca ortaya koyuşunu beğendim. Kitabın ofis politikaları ve iş hayatındaki güç oyunları konusunda önemli bir referans olabileceğini düşünüyorum.

Pfeffer ilk olarak güç peşinde koşmanın iş hayatında başarılı olmanın doğal bir kuralı olduğunu ve iyi liderlerin güç odaklı kişilerden çıktığını belirterek işe başlamış. Daha sonra Michael Marmot’un araştırmasından yola çıkarak güç ilişkisinde hiyearşinin alt basamaklarında olanların üstlere göre daha fazla yıprandıklarını ve daha erken öldüklerini belirtmiş. Dolayısıyla gücün kişisel sağlık için de önemini ortaya koymuş. Dünyanın adil bir yer olduğu düşüncemizin bizi güç mücadelesinde etkisiz kıldığını belirtmiş. Dünya adil bir yer değildirin iki anlamı var:  Birincisi dünya adil bir yer değildir, öyleyse güç sahiplerini gözünde büyütme ve düştüğün durumları kolay kabullenme. İkincisi dünya adil bir yer değildir, öyleyse güce ulaşmak için savaş. Elbette bu önermenin Pffeffer’in belirttiği gizli bir imleci de var. O da dünya adil bir yer değildir, öyleyse sen de adil olmayı fazla kafana takma.

Pfeffer’in önemli  bir tespiti de liderlik kitaplarında anlatılanlara çok kulak asmamamız. Çünkü çoğu lider en tepeye çıkarken yaptığı kirli oyunların bilinmesini istemez demektedir. Güç konusunda sosyal bilim danışmanlarına kulak vermek ona göre liderlik kitaplarından daha etkili. İnsanın güç arayışını frenleyen en önemli engel Pfeffer’e göre onun risk alma, rahatını bozma ve başarısız olma korkusudur.

Pfeffer’in kitabının en cesur bulgularından biri gücün performansla ilişkisinin sandığımız kadar yakın olmaması. Yani çok çalışkan ya da başarılıysanız bu güce ulaşacağınız anlamına gelmiyor.  Keza işte başarısızlık da gücünüzü kaybedeceğiniz anlamına gelmiyor.  Pfeffer’e göre üstlerinizi yani patronlarınızı memnun ettiğiniz sürece gücü korursunuz. Çünkü güç size kendi kendine gelmez. Birileri tarafından verilir. Ve alınacağı zaman da alacak olan o birileridir.

Güce ulaşmanın yolu size gücü tevdi edecek üstlerinizi ne yaptığınızdan haberdar etmekten geçiyor. Yani siz söylemiyorsanız muhtemelen haberleri yoktur ve olması gereken bu değildir. O nedenle güce giden yolda kendinizin reklamını yapmak çok önemli. Yine güce ulaşmak için patronunuz için neyin önemli olduğunu hatırınızdan çıkarmayın ve bunu bilmiyorsanız sorun. Pfeffer bizde yalakalık olarak isimlendirilen ve terfi için önemli olduğu belirtilen bir davranışa da açıklık getirmiş. Basitçe sizi yönetenlerin kendilerini iyi hissetmesini sağlamak güce ulaşmak için önemlidir. Ayrıca yine bu noktada insanların kendilerine benzeyen ya da kendilerine yakın gördükleri kişilerle daha güçlü ilişkiler geliştirmeleri ve bunun tercihlerine yansıması. Pffeffer bu bölümü güzel bir vecize ile noktalamış : “İltifat hediyedir.” Ferrazi’den alıntıyla Pffeffer sandığımız şekliyle kariyerimizden bizim sorumlu olmadığımızı belirtiyor. Saflarda yükselmek için gereken şey politik beceri ve performansın bileşeni.

Pfeffer güce ulaşmak için kendimizi değiştirebileceğimize inanmamızı salık veriyor. Yani değişebilmeliyiz. Kendimizi objektif olarak değerlendirmemiz bunun ilk adımı. Güç için 7 önemli özellik sayıyor Pffeffer. Bunlar : hırs, enerji, odaklanma becerisi, kendini tanıma, kendinden emin olma ( neyi hakettiğinden ve ne istediğinden emin olma), başkalarıyla empati, çatışmayı tolere etme kapasitesi  gibi çzelliklere sahip olmanın önemli olduğunu belirtir. Zeka ise hem diğerleri için korkutucu olabileceğinden hem de kişiye aşırı güven duygusu verip kendi başına hareket etme eğilimini besleyeceğinden ve böylece gücü kaybetme zemini yaratacağında güç sahibi olmakla pozitif olarak ilişkilendirilmemiştir.

Pfeffer’e göre güce ulaşmak için gereken bir diğer farkındalık ta nereden başlayacağını bilmektir. Hızlı ve daha az rekabetçi bir şekilde güce ulaşmak için fazla keşfedilmemiş , daha az dirençle daha kolay kaldıraç geliştireceğiniz nişlerde üstlenmek, oralarda başlamak önemli olabilir. Bazı departmanlar diğerlerine göre daha güçlü olabilir. Bunun nedeni para ve yetenek sağlama konusunu kontrol etmeleri veya kritik organizasyonel sorunları çözme yetenekleridir. Bu departmanlarda yer almak ve kritik konum elde etmek kişisel olarak güce ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Kurumlarda güce ulaşmak için kişisel olarak öne çıkmak önemlidir.  Kişisel olarak öne çıkmak da  bazı yerlerde kuralları çiğnemeyi  ve talepkar olmayı gerektirir. Talepkar olduğunuzuda ve masaya bir takım istekler koyduğunuzda en fazla reddedilirsiniz. Öne çıkmak size kişisel düşmanlar kazandırabilir ancak herkes tarafından sevilmek ve beğenilmek isteği güce giden yolda aşmanız gereken bir takıntıdır.

Sizden daha güçlü insanlara soru sorumak ve onlardan yardım istemek de onlarla iletişim kurmanın etkili bir yoludur. Bu insanları pohpohlamanın daha ince ve zekice bir biçimidir. Kuralları çiğnemek önemlidir çünkü kurallar o organizasyonda gücü elinde tutanlarca konulmuştur ve onları kayırma eğilimindedir. Kurallara uymak en güçlü olanların elini pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Güçsüzler Goliath’ın kurallarına göre oynamamayı seçtiklerinde kazanırlar.

Diğer insanlar tarafından sevilme  ve beğenilmeyi abartmamak lazımç Korkulmak ya da beğenilmek arasında tercih yapılsa korkulmak tercih edilmelidir. İyi insarnlar sıcak olarak algılanır ancak kibarlık sıklıkla zayıflık hatta zeka eksikliği olarak karşımıza çıkar. İnsanlar size karşı çıkar ama onları incitebileceğinize inanırlarsa sizin tarafınızda yer alırlar. Pfeffer şunu önerir:  ihtiyacınız olanı isteyin, başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü ile daha az ilgilenin, müttefiklerinizi ödüllendirin ve düşmanlarınızı cezalandırın.

Organizasyonda güce ulaşmak için parayı ve kaynakları takip edin. Parayo kontrol eden gücü kontrol eder. Kaynaklar harikadır onlara sahip olduğumuzda gücü korumak kendi kendini güçlendiren bir sürece dönüşür. Güç ve kaynaklar daha fazla güç ve kaynak doğurur senin görevin daireye nasıl girileceğini bulmak.

Kaynak insanların istediği ve ihtiyaç duyduğu herhangi bir şeydir, para,iş,bilgi,sosyal destek ve arkadaşlık işlerini yapmalarına yardımcı olur.

Güç arayışında insanlara iyi  ve nazik davranırsanız bu onların sizinle mücadele etmesini zorlaştırır. İyi bir dinleyici olmak ve başkaları hakkında soru somak, herkesin sahip olduğu bir kaynağı- zamanı ve dkkati- güç inşa etmek için kullanmanın basit ve etkili bir yoludur.  Fazla gücünüz yoksa muhtemelen zamanınız vardır. Bu zamanı başkalarıyla arkadaş olmak ve onlar için önemli etkinliklere gitmek için kullanabilirsiniz.

Yine kurum içinde küçük görevleri üstlenmek size güç sağlayabilir. Çünkü insanlar genellikle tembeldir veya görünüşte küçük önemsiz faaliyetlerle ilgilenmezler.

Güçlü olmanın bir diğer yolu da kuruluşunuzun içinde ve dışında önemli bir kaynak tabanı oluşturmaktır. Dernekler, meslek grupları ve ilişkiler ağı bu tabanı yaratabilir.

Prestijli bir kurumla ilişkiler kurmak, o kurumdaki insanlarla ilişki kurmak ve görüş alışverişinde bulunmak anlamına gelir.  İlişkiler nihayetinde sözleşmeler anlamına gelir.  İnsanları bir araya getirmek bir aracı  rolü üstlenmek sosyal ağlarda merkezi rolünüzü  pekiştirerek gücünüzü artırır. Güç başkalarının erişemeyeceği kaynakları kontrol eden kişilerde toplanır.  Şirket içinde ve dışında ağ kurmayı bir kenara bırakır ve yalnızca acil işinize ve şirketinize odaklanırsanız, hedeflenen insanlar görüş alanızda olmaz.

Ağ oluşturmanın önemi şudur. Ne kadar insanla iletişim kurarsanız o  kadar belirgin hale gelirsiniz. Maruz kalmanın tercih ve seçim üzerindeki etkisi önemlidir ve iyi kanıtlanmıştır. Ağ oluşturma sizi görünür kılar ve bu görünürlük gücünüzü ve statünüzü artırır. Ağ oluşturmak çok fazla zaman ve çaba gerektirmek. Çoğunlukla düşünme ve planlama gerektirir. Ayrıca insanlar alışkanlıkları gereği tanıdıklarıyla iletişim kurmak isterler. Diğerleriyle konuşmak ve tanışmak zor gelir. O  nedenle ağ kurmak için konfor alanının dışına çıkmak gerekir.

Gereksiz bilgi ve zayıf bağları hafife almayın bunlar sizi hiç beklemediğiniz daha önemli kurum ve kişilere ulaştırabilir. Sizin bağlantılarınız sizi güçlendirir. İnsanlar yansıyan ihtişamın tadını çıkarmayı  ve yüksek statülü başkalarıyla iletişim kurmayı severler.

Ağ konumunuz önemlidir Eğer şirket içinizde tüm bilgi ve iletişim sizin aracılığınız ile akarsa daha fazla güce sahip olursunuz. Bilgi akışı üzerinde kontrol sahibi olmak gücü artırır. Çoğu insan kendilerine benzer kişilerle ilişki kurma eğilimindedir, homofili denilen bir eğilim sonuç olarak diğer gruplarla etkieşimden fayda sağlayacak gruplar bunu yapmaz. Büyük zayıf bağlar ağı yenilik ve bilgi bulmak için iyiyken, güçlü bağlardan oluşan küçük bir ağ mevcut bilgiyi kullanmak ve zımni becerileri aktarmak için daha uygundur.

Güçle hareket etmek ve konuşmak en az güç sahibi olmak kadar önemlidir. Kendimizi ve fikirlerimizi nasıl sunduğumuza göre yani görünüşümüze göre yargılanmamız doğru görünmeyebilir ama dünya her zaman adil bir yer değildir. Peter Ueberroth : Yetki % 20 verilir, % 80 alınır. Yaşamak için beş   kelime : You will get the power

Tutumlar davranışı takip eder, ifade ettiğiniz duygular etrafınızdakileri etkiler ve duygular bulaşıcıdır. Oyunculuk bir liderlik becerisi olarak güç elde etmek için önemliyse, nasıl performans gösterileceğini bilmek önemli hale gelir.

Öfke bir güç göstergesidir. Araştırmalar öfkelerini ifade eden kişilerin, baskın,güçlü,yetkin ve zeki olarak göründüğünü ancak elbette daha az iyi ve daha az sıcak görüldüğünü işaret ediyor. Üzgün ve suçlu hissetmek güçsüzlük göstergesidir. Araştırmalara göre yüksek statülü insanlar olumsuz durumlarda öfke gösterirler. İnsanlar öfke gösterilerini bir güç gösterisi olarak algılarlar. Ayrıca öfkenizi gösterirseniz diğer insanlar size karşı çıkmak istemezler. Bir başka araştırmaya göre erkeklerden beklenen öfke ve kadınlardan beklenen daha yakınlaştırıcı davranışlarmış.

Kendini küçümseyen yorumlar ve mizah yalnızca yetkinliğinliğinizi zaten oluşturmuşsanız işe yarar.

Beden dili ile güç arasında yakın ilişki vardır. Kısa ve güçlü hareketler, dik duruş, gözlerinin içine bakış sizi güçlü gösterir.  Pfeffer ayrıca  güçlü görünmek için sahneyi ayarlamayı önerir. Sahne işinizi yaptığınız yer, toplantınızı yaptığınız yerdir. Konuşurken uzun sessizlikler ve yanıt vermeden önce beklemek te konuşmanın etkisini artırır ve sizi güçlü gösterir. Konuşurken siz durabiliyorsanız bu güçtür. Başkalarının sözünüzü kesmesi bir güçsüzlüktür.

Bir tartışma esnasında tartışmanın öncülerine itiraz edebilmek ve onları sorgulayabilmek güç yaratır. Kelimeler sonsuza dek süren şeylerdir der Churchill, dil güçlüdür. Bize karşı onlar referansı, onay daveti ve maddelerle konuşmak sizi güçlü gösterir. Senaryo veya not kullanmaktan kaçınırdanız bu sizi güçlü gösterir. İnsanları güldürebilirseniz onlara her şeyi anlatabilirsiniz der Salman Rushdie. Sosyal bağla ve kendinizi  dil ve tavırla nasıl sunduğunuz itibar ve imaj yaratmanın bileşenleridir.

İzlenim ve itibar performanstan daha çok öne çıkar. Bazen itibar bireylere bağlı olsa da bazı durumlarda yüksek statülü kurumlarla ilişki içinde olmak sizi itibarlı gösterir. Temel ilkeler basittir: iyi bir izlenim bırakın, imajınızın unsurlarını belirleyi, görünür olun, başkalarının sizi övmesini sağlayın, üstlerinizi rahatlatacak ancak yine de sizi tercih etmelerini sağlayacak kadar zaaflarınız olsun.İnsanlar sizin hakkınızda ilk 11 saniyede karar verir. Bu fikir çoğunlukla doğrudur ve zor değişir. O yüzden kendinizi nasıl sunduğunuz çok önemlidir. İtibarlar ve izlenimler hızlı bir şekilde oluşturulmakla kalmaz aynı zamanda dayanıklıdırlar. İzlenimler ve itibar kalıcıdır, bu nedenle olumlu bir izlenim ve itibar oluşturmak güç yaratmada önemli bir adımdır. İmaj sorununuz olan bir yerdeyseniz ve insanlar sizin hakkınızda iyi düşünmüyorsa yeşil çayırlara gitmek en iyisidir. Herhangi bir yerde olumlu bir izlenim bırakmaya takılmayın. Bunun yerine büyük bir itibar oluşturacağınız bir ortam bulun ve bu çaba başarılı olana kadar farklı ortamları denemeye devam edin. Medyada bir imaj oluşturmak, şirket içinde ve dışında ağlar inşa etmek başarı için çok önemlidir. Medya insanlarıyla ilişki kurmanın en iyi yolu yardımsever ve erişilebilir olmaktır. Ucuz olmayın, sizi temsil etmesi ve lanse etmesi için insanla  işe alın. İşin püf noktasu, itibarınızı inşa edecek şeyler yaptığınızdan emin olmak,başkalarının sizi lanse etmesini sağlamak be güç tabanınızı oluşturmanıza yardımcı olabilecek türden medya kapsamını ve imajını çekmektir.

Çatışmadan kaçmayın çatışma bir eğitim fırsatıdır. Diğerlerinin sizin hakkınızda ne düşündüğünü öğrenirsiniz. İnsanlar kısıtlamalara ve davranışlarının kontrol edilme çabalarına isyan eder. İnsanlar daha zarif bir şekilde dışarda bırakmayı öğrenin. Rakiplere geri çekilebilecekleri bir alan bırakın. Rakiplerinize kendilerini daha iyi hissettirecek bir şeyler  vermek sizin için çok  pahalıya mal olmuyorsa sizin avantajınızadır. Bu nedenle kurullar ve patronlar insanlara kapının gösterilmesi hakkında genellikle güzel şeyler söyler ve hatta- bazen-nadiren kendi ceplerinden-para vererek çıkışın yutulmasını kolaylaştırır. İnsanların kaybedecek hiçbir şeyleri kalmadığında sizinle savaşmak için yapacakları konusunda hiçbir engelleri kalmayacaktır.

Gereksiz sorunlar yaratmayın. Zafer kazanarak ne hedeflediğinizi gözden kaçırmayın.  İşinize yaramayacak savaşlara girmeyin. Başka bir gün savaşmak için yaşamak önemlidir. Kariyeriniz belli bir noktaya geldiğinde kritik ilişkileri yürütmek zorunda kalırsınız. Başarılı olmak için, işi bitirmek için gerekli kaynakları bulabileceğiniz bir ilişki kurmanın önüne çıkabilecek kırgınlıkların, kıskançlıkların ya da öfke diğer her şeyin üstesinden gelmelisiniz. Muhalefeti ve küçümsemeyi kişisel algılamamak, kimin desteğine ihtiyacınız olduğunu düşünmek, ve onların size karşı davranışları  veya kendi hisleriniz ne olursa olsun onun peşinden gitmek, verilere ve tarafsız analize odaklanmak yüksek düzeyde öz disiplin ve duygusal olgunluk gerektirir. Nadir bir beceridir. Ancak rakipleri yenmek ve silahsızlandırmak için çok önemlidir. Yenilsen de oyunda kalmayı bilmek önemlidir. Oyunda kalırsanız durumun lehinize dönme şansı vardır. Pes etmemek kazanmanın habercisidir.

Diğerlerinden önce hareket etmek inisiyatif  almak da önemlidir. Onlar daha ne olduğunu anlamadan zaferi garantileyebilirsiniz. Bir güç mücadelesinin yaklaştığını görürseniz beklemeyin. Siz beklerken diğerleri kazanmak için destek organize ediyor olabilir. Hedeflerinizin ikna edici görünmesini sağlayın.  Kendi hedeflerinizi başkalarını sizi desteklemeye zorlayan daha geniş bir bağlama yerleştirin. Pes etmeyin, utanmayın, kendinizi suçlamayın. Kazanan haklı değildir. Adil dünya tuzağına düşmeyin. Sizi başarılı kılan şeyi yapmaya devam edin. Farklı bir alana geçmek inşa ettiğiniz yetkinliği ve kaynakları sizden çalacaktır.  Kazanacakmış gibi davranma yeteneği kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür. Nobel ödüllü İktisatçı Milton Friedman “ bedeva öğle yemeği  yoktur dedi.” Hiçbirşey bedelsiz gelmez ve bu kesinlikle güç için doğrudur.

Gücün ilk maliyeti göz önünde olmak ve insanların sizin performansınızdan çok daha fazlasını didiklemesidir. Göz önünde olmak bazen performansı düşürüp dikkati dağıtabilir. Görünürlük ve popülerlik zamanınızı kısıtlayarak yaratıcı çalışmalar için vakit bırakmayarak uzun dönemde başarınızı etkileyebilir.

Güç ve özerklik beraber gelmek. Güçlüyseniz size o gücü veren kurumlara kişilere ve eylemlere bağımlı olursunuz. O nedenle güçlü insanlar kafalarına eseni yapamazlar.

Güç için kişisel yaşamınızdan ödün vermenin, daha fazla çaba göstermeniz ve daha fazla zaman harcamanız gerekir. Gücü elde etmek ve elinde tutmak, arkadaşlarınızdan ve ailenizden zaman çalar.

Gücün diğer maliyeti güçle beraber artan düşmanlardır.  Ne kadar güçlüyseniz  ve yüksekteyseniz işinizi isteyecek insan sayısı o kadar artar. Yükseldikçe çevrenizde dalkavuklar da artar ve  güneneceğiniz insan sayısı azalır. Bir çok insan gücü kaybetmenizi bekliyor ve yerinize geçmeyi düşünüyor olabilir.

Gücü kaybettiğinizde çevrenizde ilgi ortadan kalkar, aksiyon düşer, daha normal bir varoluşa geçersiniz ancak bu normal varoluş organizma tarafından kolay kabul edilmeyebilir.  İnsanlar işleri kaybettikten hemen sonraki dönemde daha yüksek  bir ölüm riskine sahiptir. Güç ve şöhret takıntılı bir kültürde güçsüz olmak ilgi odağının dışında aksiyondan uzak ve neredeyse görünmez olmaktır.

Ancak sonunda herkes istifa etmek zorunda kalır ve gücün uyuşturucu benzeri  doğası güçlü bir konumdan ayrılmayı bazıları için gerçekten yürek burkan bir deneyim haline getirir.

İnsanların güç kaybetmesinin de nedenleri vardır. Gücün getirdiği aşırı güven ve başkalarının çıkarlarını görmezden gelme, yönettiklerinden ve onların önceliklerinden uzaklaşma, yani aşırı derecede kendiyle dolu olma kendilerine sorun yaratacak kişileri görememe durumu yaratır.  İktidardakiler için dünyayı  başkalarının bakış açılarından görmek zordur ancak hayatta kalacaksanız kendinizi ve resmi konumunuzu aşmanız ve etrafınızdaki siyasi  dinamiklere karşı hassasiyetinizi korumanız gerekir. Başkalarının niyetleri hakkında daha az uyanık ve paranoyak hale geldikçe onlar sizi güçlü konumunuzdan çıkarma fırsatına sahip olurlar.

İnsanlar güç elde etmek için pek çok şey yapacaklardır ancak sözlerine  sahip olduklarında  sözlerini tutacaklarına güvenmemelisiniz. İnsanların sözlerine değil eylemlerine bakın. Eylemler her zaman kelimelerden daha yüksek sesle konuşur.

Güce ulaşmak ve orada kalmak çok yüksek bir çaba ve tetiktelik gerektirir. Ancak insanlar bir süre sonra sabırlarını kaybederler. Sabrı kaybetmek kontrolü kaybetmenize, kontrolü kaybetmeniz de başkalarını gücendirmenize neden olur. Bazen de  güç için savaşmak insanları yorar ve bu yorgunluk onları  taviz vermeye ve teslim olmaya daha açık hale getirir. Yorulduğunuzu ve tükendiğinizi hissediyorsanız  ve önemli bir güce sahipseniz ayrılabilirsiniz. Sonunda herkes gücünü kaybeder. Parti bitmeden gitmeyi bilmek önemlidir. Ne kadar gücü koruyacağınızı her zaman tam olarak kontrol edemezsiniz ancak konumunuzu onurlu şekilde terk edebilir ve böylece mirasınızı etkileyebilirsiniz.

Örgütlerde politika düzeyi arttıkça iş tatmini, moral ve örgütsel bağlılık düşer bu da işten ayrılma niyetlerini artırır. Basitçe yaklaşımınız şu olmalıdır. Örgütler sizin için endişelenmiyorsa ve siyasi bir mücadelede bir hevesle işinizi kaybedebiliyorsanız  onlar için endişelenmeyin. Karşılıklılık iki yönlü çalışır.  Firmaların bir çoğu çalışanlarını önemsemez. O nedenle siz de güce giden yolda işvereninizin önceliklerini önemsemeyin. Çünkü ekonomi kendi başınızın çaresine bakmak üzerine kuruludur.  Herhangi bir nedenle veya hiçbir nedenle ve herhangi bir zamanda kovulabilirsiniz.

İktidar hareketlerinin ve politik dinamiklerin bu kadar  yaygın olmasının nedenlerinden biri hiyerarşinin hauvan topluluklarında ve hatta balıklar arasında bile her yerde bulunmasıdır.  Hiyerarşi var olur olmaz yukarı çıkmayı istemek ve en altta olmaktan kaçınmak doğaldır.  Sonuç olarak gruplar halinde seyahat eden veya bir araya gelen tüm hayvanlar arasında hakimiyet için yarışmalar vardır. Buna insanlar da dahildir. İnsanlar hiyerarşik ilişkileri gönüllü olarak tercih eder ve güçsüzlüklerini kabullenirler. Ancak bazıları hiyerarşi içinde daha yüksek konum fırsatlarından yararlanmak isteyecektir. İşleri halletmek, yalnızca teknik beceri ve bilgi değil, etki ve politik beceriler ( örgütsel dinamikler bilgisi) gerektirir. CEO’yu desteklemeyen üst düzey yöneticiler ve hatta yönetim kurulu üyeleri sıklıkla görevden alınır.

Kuruluşların demokratik sistemler olarak yönetilebileceği fikri ana akım yönetim düşüncesine yabancıdır. Kanıtlar hiyerarşinin her yerde hazır ve nazır olduğunu ve insanlar tarafından arandığını gösterir ve sonuç olarak statü hiyerarşilerinde kıt olan üst düzey konumları  elde etmek için kaçınılmaz yarışmalar vardır.

Gücünüzden vazgeçmeyin ve kaybettiğinizin farkında olun.. Sosyal psikologlar Cameron anderson ve Jennifer Berdahl, daha az güce sahip olan veya kendilerini güçlü hissetmeyen insanların, içe kapanma,göğüslerini çökertme,fiziksel olarak geri çekilme ve giderek daha az güç kullanma gibi ketleyici sözel olmayan davranışlar sergilediklerini gösteren literatürü gözden geçirdiler.

İnsanlar denemeyerek güçlerini verirler. Eğer denemezsen başarısız olamazsın, bu da özgüvenini korur.  Ancak denememek,güç ve statü rekabetini kazanamamayı garanti eder. Bazen insanlar oyunu oynamak istemezler ve bunda iyi olmayacaklarını düşünürler veya kendilerini başarılı ve daha politik bireylerin stratejilerini takip ederken göremezler. Sırf kendimizi inşa etmek için yeterli çabayı gösteremediğimiz için istediğimiz kadar güce sahip olmanın önündeki en büyük engelin kendimiz olduğumuza inanıyorum. Kendiniz için ayağa kalkmazsanız ve kendi çıkarlarınızı aktif olarak desteklemezseniz çok az kişi sizin tarafınızda olmaya istekli olacaktır.

Örgütsel politika her yerdedir. Keşke böyle olmasaydı diyebilirsiniz ama öyle. Ve temel insan psikolojisi nedeniyle, örgütsel yaşamdan güç ve siyasetin kaybolması ihtimali pek yoktur.

“Bu nedenle hayatın adil olmayışından, kurum kültürünüzün sağlıklı olmadığından veya patronunuzun bir pislik olduğundan şikayet etmeyin. Mevcut işinizde veya yeni bir yerde durumunuzu değiştirme sorumluluğuna ve potansiyeline sahipsiniz. İşlerin daha iyiye gitmesini veya diğer insanların güç kazanmasını beklemeyi bırakın ve bunu durumu iyileştirmek için hayırsever bir şekilde kullanın. Kendiniz için daha iyi bir yer bulmak ya da yaratmak sizin inisiyatifinizde.  Ve kendi güce giden yolunuzu inşa etmekte. Eski radyo programcısı Scoop Nisker’in dediği gibi : haberleri beğenmiyorsanız dışarı çıkın ve kendi haberinizi yapın.

Michael Marmot’un yaptığı araştırma hiyerarşinin en altındaki kişilerin kalp hastalığından ölme riskinin en üsttekilere göre dört kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. Bu yüzden sanki hayatınız ona bağlıymış gibi güce ulaşmaya çalışın. Çünkü hayatınız gerçekten de ona bağlı.

İçerik Eleştirilerim ve Sonuç

Pffeffer’in yaklaşımı, modern kapitalist iş kültürünün Amerikan versiyonunun tüm tonlarına sahip. Bu anlamda olması gerekenden değil olandan yola çıkıyor. Gücün doğası ile ilgilenirken ” a moral” bir yaklaşım izlemiş. Kitabın bütünü büyük balık küçük balığı yutar o zaman büyük balık olun yaklaşımının özeti. Bu yaklaşım ve öneriler kompleks ve usta işi görünse de büyük resim açısından ciddi eksikler içeriyor.

İş hayatı her şeyden önce başarılı olmak için diğerlerinin desteğine ihtiyaç duyduğunuz bir takım oyunu. Makyavelist politikalar diğerleriyle aranızdaki güveni yok ederek işbirliğini kısıtlayıcı bir doğaya sahip. İş hayatında başarılan herşeyin altında samimiyet ve işbirliği varken başarısızlıkların pek çoğu güç odaklı kişisel çatışmalardan kaynaklanır. Ayrıca güç peşinde ahlaksızca koşarken çalıştığınız iş ortamını güvensizleştirerek toksik bir yer haline getirerek kendi psikolojik güvenliğinizi de riske atarsınız. Pffeffer’i eleştirdiğim bir diğer nokta göstermeyi olmanın fazlasıyla önüne çıkarması. Kendimizi göstermek öne çıkmak için çok önemli ancak olmadığın gibi görünmenin de uzun dönemde ne mutluluk ne de başarı getirmeyeceğini gözden kaçırmamak lazım. Sosyal sermayeyi artırmak ve ağ kurmak konusunda da ephemaral ( geçici) stratejilere fazla önem veren Pffeffer ilişkilerin sürmesini sağlayan temel formül olan güveni kaçırmış görünüyor. Güç sahibi olmanın ömrü uzattığı argümanına da şüphe ile yaklaşmak gerekiyor. Şöyle ki iş hayatında stresin en büyük kaynağı inanmadığımız, bize uygun olmayan şekilde davranma zorunluluğudur. Eğer bu durum hiyerarşinin tepesinde oluyorsa orada da uzun dönemli stres kaçınılmazdır. Hatta gücü elde tutmak ve Pfeffer’in kitabın son bölümünde belirttiği gibi onu kaybetmemek için yapmamız gerekenler bazen güç sahibi olmamanın getirdiği stresten daha fazla olabilir. İş hayatında son dönemde genç denecek üst yöneticilerin birbiri ardınca kalp krizinden vefatlarının altında bu gücü elde etmek ve elde tutmak stresinin olduğunu nasıl atlayabiliriz ? Mevlana’nın dediği gibi ” Kul ol yeryüzünde at gibi yürü, cenaze gibi omuzlar üzerinde taşınma” Önemli bir eleştirel not olarak Pfeffer’in kitabında bahsettiği güç tamamen “kişisel bir güç” kitabın girişince güç odaklı kişilerin daha başarılı olduğuna yönelik Mc Clelland’ın teorisinden yola çıkan Pffeffer , yine Mc Clelland’ın tanımladığı social power yani sistemik ve gayr-ı şahsi düzen inşa edici devlet adamlığı ve gerçek anlamda “büyüklük”- yüce gönüllülük içeren güç dürtüsünü atlamış görünüyor. Belki de sosyal power odaklı kişilerin artık yeryüzünde nesillerinin tükendiğini ve bu konuya girmenin fazlasıyla gerçekdışı olacağını düşünmüştür. Ama son tahlilde gücün kişisel arzular için mi istendiği yoksa daha yüce ve kişilik üstü bir amacı hayata geçirmek için mi talep edildiği sonuçlar açısından önem taşır. Birinde güç gasp edilirken diğerinde güç emanet alınır.

İş hayatında ilkesiz güç oyunlarının çalışma ortamlarını çalışanlar aleyhine nasıl toksik yerler haline getirdiği, bunun şirketlere küresel ekonomi ölçeğinde kaç milyar dolar maliyeti olduğu, bu durumun çalışanların özel hayatlarını , ailelerini ve toplumu nasıl etkilediği konusunda anekdotlara yer vermek Pfeffer’in kitabını daha güçlü kılardı diye düşünüyorum. Son tahlilde şunu belirtmek gerekir ki otantik anlamıyla elde etmek için diğerlerine muhtaç olduğumuz, bizden çok rahat alınabilecek, sahip olmanın ve sürdürmenin ciddi bir stres ve huzursuzluk yarattığı, bizi özgürleştiren değil yükümlülükler getiren bir şeyi acaba ne kadar ” güç” olarak isimlendirebiliriz ?

En büyük güç kişinin bilgisinden, uzmanlığından ve şahsiyetinden kaynaklanan kazanmak ve kaybetmek için diğerlerine çok az bağlı olduğumuz içkin- innate- ( mündemiç) özellikler değil midir. ? Ve bir kariyerin başında ve ortasında sormamız gereken asıl soru iş hayatında neyi , ne pahasına, ne kadar istiyoruz olmalı değil midir ?

Sonuç olarak Pfeffer’in kitabı iş hayatının doğasındaki güç oyunlarını ve ofis politikalarını anlamak için mükemmel bir kitaptır. İçinde başka hiçbir kitapta bulamayacağınız usta işi gözlemler ve araştırma sonuçları vardır. Bunları bilmek kariyerinizi doğru yönetmenize yardımcı olur ancak güç elde etme hevesiyle girişeceğiniz kendinizi ve diğerlerini hiçe sayan tavırların size, diğerlerine, kurumunuza ve topluma önemli maliyetleri olacağını gözden kaçırmayın.

Dünya adil bir yer olmayabilir. Güç adil dağıtılmıyor olabilir ancak bu bizim güce ulaşmak için adil davranmaktan vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmemelidir. İnsan bu dünyayı güzelleştirmek ve kendinden sonrakilere daha iyi bir dünya bırakmak zorunda olan bir varlıktır. Dünyaya koşulsuzca uyum sağlamak insanın asli doğasına ve yaratılış gayesine uygun bir davranış değildir.

Kaynak

Pfeffer, J.,Güç, 2023, Sola Unitas Çeviri : Serin Üçer