Bir çalışanı işe alıp her gün düzenli olarak işe geldiğinde onu yönettiğini sanmak işverenlerin eski moda bir yanılgısıdır. Yüksek enflasyonist ortamlarda ve ücretlerin görece düşük olduğu yerlerde işgücünün verimsizliği işverenlerin önem sıralamasında ilk sıralarda yer almaz ancak günümüzde bu resim değişmiştir.  

Öncelikle asgari ücretin hızlı yükselişi işverenler için ücret maliyetlerinin gözle görülür şekilde yükselmesine sebep olmuştur. Bu yükseliş trendi bu yıl da artarak devam edeceğe benziyor. Ücretler yükseliyor, rekabetten dolayı kar marjları düşüyor, kredi maliyetleri yükseliyor ve girdi fiyatları belirsizliğini koruyorsa işveren için işçilik de dahil her bir kalemde verimlilik tedbirleri almak stratejik olarak önemli hale gelir. Ortalama bir mavi yaka işçinin aylık işveren maliyeti 10 – 20.000 TL bandında oynamaktadır. Ortalama bir beyaz yakalının maliyeti de pozisyonuna göre değişmekle birlikte 10 – 30.000 TL civarında dolaşır

İşyerinde işçinin verimliliğini etkileyen bazı faktörler vardır. Bunlardan ilki işyerinde norm kadro çalışmalarının doğru yapılmış olmasıdır. Yani işveren her çalışanın günlük akışından ve ürettiği çıktıdan yaklaşık olarak haberdar olmalıdır. Beyaz yakalı çalışanlarda bunun için iş akışları olmalı, görev tanımları netleştirilmeli, her görev için gereken nitelikler belirlenmeli, her pozisyondan beklenen çıktı tanımlanmış olmalıdır.  Mavi yakalı çalışanlar eğer seri üretimde çalışıyorlarsa kişi başına düşen çıktı kolay hesaplanabilir. Sipariş bazlı çalışılan işlerde işler mümkün olduğunca sınıflandırılmaya çalışılmalı ve her bir iş başına düşen işçilik süresi hesaplanmalı, eğer benzer işler arasında yüksek işçilik farkları varsa nedeni analiz edilmelidir. Bu bazen işçilerden kaynaklanabileceği gibi, tedarikçilerden, tesis yönetiminden, tasarımsal süreçlerden de kaynaklanabilir.

100 kişi çalıştıran bir işyerinde plansızlık nedeniyle onlarca işçi aslında gizli işsiz olarak çalışabilir. Bu işverenin fazladan adam çalıştırması bir anlamda şirket karına dönüşecek binlerce lira kaybetmesi demektir. İyi yönetilen bir işyerinde beyaz yakalıların % 3-% 5 arası bir fazla mesaiyle çalışması normaldir. Yani beyaz yakalarınız mesai biter bitmez topluca eve koşuyorsa o işyerinde muhtemelen fazladan bazı kadrolar mevcuttur.

Mavi yakalarda fazla mesai oranı % 10’u geçmemelidir. Ama % 10’un altındaysa da süreçler gözden geçirilerek kadro sayıları analiz edilmelidir.

İşyerinde turnover dediğimiz çalışan devri sektöre göre değişmekle beraber önemli bir maliyet kalemidir. Özellikle çalışanın işe girişiyle-katma değer yaratmak arasındaki sürenin uzun olduğu (6 ay-1 yıl) sektörlerde tecrübeli bir beyaz yaka veya mavi yaka kaybının şirkete maliyeti 500 000 TL’nı bulur. Bu maliyetler muhasebe kayıtlarına yansımadığı için işverenin gözünden kaçar.

Absenteeism dediğimiz çalışanların devamsızlığından veya eksik çalışmasından kaynaklanan maliyetler çalışan sayısına göre milyonlarca lirayı da bulabilmektedir.  Ayrıca bir işyerinde kayıp zamanların çok olmasına rağmen işler yürüyorsa işveren bunu bir kadro fazlalığı sinyali olarak değerlendirebilir.

Kötü yönetimin maliyetleri bununla da bitmez. Örneğin bir işyerinde 100 işçinizin Gallup verilerine göre % 20 si verimliliğini yitirmişse bunların verimi yine Gallup verilerine göre % 30 düşer. Yani ortalama işveren maliyeti aylık 20 000 TL olan bir çalışanda yıllık 80 000 TL, 20 işçide de 1.600 000 TL sokağa atılır.

Bunlar kötü yönetimin doğrudan maliyetleridir. İmaj, karlılık, kalite, müşteri memnuniyeti, İSG güvenliği hususları bu verimsizliklerin etkilediği diğer kalemlerdir. Rekabet sıkılaştıkça bu kayıplar sonucu belirleyici hale gelir.

Ayrıca kötü yönetimin tüm çalışanları etkileyen ve bir sarmal halinde işyerine sirayet eden ve sonuçları birkaç finansal takvim yılı sonra ortaya çıkan daha ağır zararları da olacaktır.