Richard Sennet esnek kapitalizme geçişle birlikte   daha önce  uzun dönemli sosyal ve mesleki ilişkiler kuran bireyin “karakter aşınmasına” uğradığını savunur. Sennet’a göre  uzun yıllar bir kurumda ve belli bir mesleki tanımla çalışmak kişiye  o kurum ve o meslek çerçevesinde bütüncül bir hikaye sağlamakta ve onun karakterini inşa etmekteydi.  Esnek kapitalizme geçişle birlikte kısa dönemli işler, kısa dönemli ilişkiler, mekana bağlı olmayan çalışmalar insanı sosyal çevresinden, sosyal ilişkilerinden ve mekandan kopartarak onu köksüzleştirmiş ve iş süreksizliği onu güvensizleştirmiştir. İşte karakter aşınması dediğimiz şey budur. Günümüzde pandemi sonrası dönemde esnek kapitalizm evden çalışmanın zorunluluğa doğru ilerleyen bir yaygınlık kazanmasıyla Sennet’in tasvir ettiğinden çok farklı bir noktaya evrildi. İletişim, seyahat, çalışma koşullarında pandemi sonrası oluşturulan küresel kurallar insanı oluşturan sermaye unsurlarının tamamına dokunan bir düzenleme artık.

İnsanı farklı birikimlerden ( kapital ) oluşmuş bir varlık olarak ele alırsak onu dört başlık altında inceleyebiliriz.

  • Maddi sermaye
  • Entelektüel sermaye
  • Psiko-fizik sermaye
  • Sosyal sermaye
İnsan maddi, psiko-fizik, sosyal ve entelektüel olmak üzere dört farklı sermayeye sahiptir. Bunlar birbirleriyle ve insanın çevresiyle sürekli ilişki içindedir ve insanın  kişiliğini belirler.

Maddi sermayekişinin sahip olduğu maddi birikimdir. Cebindeki paradan, sahip olduğu menkul ve gayrımenkul her şey onun maddi sermayesini  oluşturacaktır. Maddi sermaye kişiye ihtiyaç ve zevklerini tatmin etme, istediklerine ulaşma özgürlüğü sağlar.

Entelektüel sermaye kişinin bilgi, beceri, tecrübelerinin tamamına denir. Kişi entelektüel sermayesi sayesinde iş bulur, değer, görür, para kazanır. Entelektüel sermaye bireysel açıdan beslenmesi ve yenilenmesi gereken bir şeydir. Özellikle günümüzde kişiler entelektüel sermayelerini geliştirmezlerse bu sermaye güncelliğini dolayısıyla maddi sermayeye dönüşme gücünü yitirir.

Psiko-fizik sermaye kişinin fizik ve moral gücünü oluşturur. Sağlıklı bir bedene sahip olmak, fiziksel açıdan dayanıklılık ve güç ya da sahip olunan rahatsızlıklar ve demografik durum bu sermayenin durumunu niteler. Yine kişinin akıl ve ruh sağlığı da bu sermayenin önemli bir bileşenidir. Sinir gücü, enerjisi, dayanıklılığı, motivasyonu kişinin psiko-fizik sermayesini oluşturur. İnsanın psiko-fizik sermayesini dinlendirmesi ve yenilemesi gerekir. Psiko-fizik sermayesi tükenen bir insanın iş hayatında olduğu gibi sosyal hayatta da başarılı olması imkansızlaşır.

Sosyal sermaye kişinin hayat boyu biriktirdiği aile çevresi, akrabaları, arkadaşları, komşuları, iş arkadaşlıkları, iş ilişkileri ve mesleki  networkundan oluşur. Sosyal sermaye psikolojik sermayeyi besleyen, sunduğu fırsatlarla da maddi sermayeyi etkileyen bir sermaye unsurudur.

Bu sermayelerin toplamı bir anlamda insanın ağırlığını ve karakterini, daha doğru bir ifadeyle toplum içinde “ persona” sını , yani kişiliğini oluşturur. Kişi ömrü boyunca sahip olduğu bu sermayeleri korumaya ve artırmaya çalışırken , zaman, sosyo politik koşullar, ekonomik politik koşullar bu sermayeyi olumlu ya da olumsuz anlamda önemli ölçüde etkiler.  Örneğin bir toplumda dikte edilen mülkiyet rejimi kişinin maddi sermayesini doğrudan etkiler. Devletin vergi politikaları doğrudan kişinin maddi sermayesine yönelik düzenlemelerdir.  Yine bir toplumda kamusal eğitiminde aşamalı olarak vazgeçilip eğitimin paralı olması kişilerin hem maddi sermayelerini hem de entelektüel sermayelerini etkiler. Bu durumda kişiler entelektüel sermayelerini artırmak için maddi sermayelerinden kaynak ayırarak eğitim satın almak zorunda kalacaklardır. Yine bir toplumda devletin çevre politikaları, şehircilik politikaları psiko-fizik sermayeyi etkileyecektir. Kirli, sağlıksız ve huzursuz bir çevrede yaşamak kişilerin psiko-fizik sermayelerini düşürecek böylece maddi sermayelerinden sağlıkları için kaynak ayırmak zorunda kalacaklardır. Eğer devlet sağlık politikalarını özel teşebbüs üzerinden yürütüyorsa bu yine kişilerin maddi sermayelerini etkileyecek bir düzenleme olacaktır.

Sosyal sermaye daha ziyade ekonomi politik ve sosyo-politikle ilgilidir. Yerelde iş imkanları, yurt içi ve yurt dışı göçler, şehirleşme kişilerin sosyal sermayelerini etkiler. Devletin ulaşım, mobilizasyon, iletişim hatta sosyalleşmeyle ilgili yaptığı düzenlemelerin doğrudan  sosyal sermayeyi etkileyeceğini belirtebiliriz.

Yazımızın başındaki argümana dönersek post pandemik dönemin yeni gerçekliğiyle evrilen esnek kapitalizmin insanlarda karakter aşınması yarattığı şeklindeki tezi bu dört sermaye unsuru açısından ele alabiliriz.

Maddi sermaye : Günümüzde uzun dönemli işler  azalıyor ve iş güvenliği gerek yasal düzenlemeler gerekse piyasanın hızlı doğası nedeniyle ortadan kalkmış durumda. İşler proje bazlı ve sözleşmeliye dönüşüyor. Artık bir şirkette uzun süreli çalışıp orada yaşlanmak çok rastlanılan bir şey değil. Şirketler hızla dönüşüyor, satılıyor, el değiştiriyor. Yaşam maliyetleri yükselirken bizim gibi ülkelerde ücretlerin satınalma gücü düşüyor. Yani maddi sermayede bir aşınma yaşanıyor.

Entelektüel sermaye : Devlet fiili olarak eğitimden çekildi, bunu devlet okullarında eğitim kalitesinin düşmesinden ve maddi imkanı olan ailelerin çocuklarını özel okullara gönderme çabasından görebiliyorsunuz. Üniversiteler birkaç iyi okul dışında özel sektörün ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bu okullardan mezun kişilerin uluslararası rekabet şansı ise çok düşük. Özel üniversiteler çok pahalı. Kişiler aldıkları eğitimin yanı sıra parayla ilave kurslar, sertifikalar edinmeye gereksinim duyuyorlar. Artık kazanılan bilgi ömür boyu bir geçerliliğe sahip değil, özellikle çağın mesleklerinde kendinizi güncellemezseniz becerileriniz hemen demode oluyor, yani entelektüel sermayeyi kaybediyorsunuz. Bilginin metalaşması ve eskimesi kişilerin entelektüel sermayelerini tehdit ediyor. Pandemiyle gündeme gelen uzaktan eğitimin eğitim kalitesi üzerinde etkileri olduğu aşikar. Eğitimin sosyal boyutunu tahrip ettiği ise tartışılmaz bir gerçek, bunun gelecek kuşakları nasıl etkileyeceğini hep birlikte göreceğiz. Entelektüel sermayenin günümüzdeki bir açmazı da kişilerin bu sermayeyi elde etmek için yaptıkları devasa harcamalara karşı bu sermayenin maddi sermayeye dönüşmesindeki yetersizlik. İlkokuldan üniversiteye kadar yüzbinlerce lira yatırım yapılan kalifiye gençlerin bile yetersiz ücretlerle işe başlaması, bu paranın onlarca senede bile geri kazanılamayacak durumda olması bu noktada da yanlış giden bir şeylerin olduğunu düşündürüyor.

Psiko-fizik sermaye : Esnek çalışma bir konfor gibi görünse de işi evlerin içine sokan, iş özel hayat dengesini özel hayatın aleyhine bozan bir doğaya sahip insanların psikolojik olarak rejenerasyon imkanlarını etkileyen bir tarafı var. Yine pandemiyle evlerine hapsedilen , açık hava ve hareket imkanları minimize edilen, maske takmaya zorlanarak özgür nefes alma imkanları kısıtlanan bireylerin psko-fizik sermayeleri bundan elbette olumsuz etkilenecektir. Pandemi ortaya çıktığından beri henüz bir sene geçti.  Normalleşme ufukta görünmüyor. İnsan doğasına uygun olmayan bu yaşam biçimi psiko-fizik sermayemizi elbette olumsuz etkileyecektir.

Sosyal sermaye : Esnek kapitalizm ve pandemi sonrası çalışma ilişkileri en büyük zararı  sosyal sermayeye vermiştir. Esnek ve süreksiz çalışmalar kişiyi sürekli farklı projelerde ve iş değiştirmek zorunda bırakır. Bunun sonucunda kişi iş çevresinde uzun süreli ve kalıcı ilişkiler kuramaz. Ancak süreksiz ve yüzeysel ilişkiler kurabilir. İş değişikliği dolayısıyla sürekli lokasyon değiştirmek zorunda kalacak kişi sosyal çevresinde de sürekli ilişkiler geliştiremeyecektir. Bütün bunların yanı sıra post pandemik bir gerçek olan zorunlu evden çalışma kişiyi işyerinde iş arkadaşlarıyla paylaştığı sosyal çevreden de koparmaktadır. Daha önceki çalışmalarımızda dile getirdiğimiz üzere işyeri insanın geliştirdiği en kompleks sosyal ekosistemlerden biridir.

İş yerinde yazılı, sözlü, görsel ve bedensel iletişimin tüm unsurlarıyla bir iletişim yoğunluğu içinde oluruz. Bilgi alır, bilgi verir, konuşur, işbirliği yapar, gruplaşır, çatışır ve barışırız. Birlikte ortak bir mekanı paylaşır, ortak normlara uyar, eş güdümlü bir şekilde hareket ederiz. Ancak kalıcı olarak evden çalışma bunu ortadan kaldırır. Bizi kendi gerçekliğimize ve kendi ritmimize hapseder.

Böyle yaparken takım içinde yaşanan iletişim kazalarından bireyi koruyacağını iddia etse de uzun dönemde kişinin iş yerine hatta işine olan aidiyetini yok edecek bir yola girilmiş olur Bu durum insanın sosyal sermeyesini yok edici bir süreçtir. Yeni dönemde insan biraz daha köksüzleştirilmeye ve bireysel bir nomadizme ( göçerliğe) doğru ittirilmektedir.

İnsan bu dört sermayenin kümülatif toplamıyla hayata tutunur. Bunlar geliştikçe büyür ve gelişir. En sağlıklı insan toplulukları ve en ideal toplum bu sermayelerin mümkün olduğunca eşit ölçüde gelişebildiği ve güvence altına alınabildiği toplumdur. Bunun tersine döndüğü toplumlarda insanlar ufalır, karikatürize  olur, silikleşir ve etkisizleşir. Bir anlamda insan hastalanır.  

Henüz yapılanma aşamasında olduğunu düşündüğümüz Post-pandemik dönem çalışma ilişkilerinin gidişatı insanın etkisinin azaltıldığı ve sistemin mümkün mertebe insansızlaştırıldığı bir dünyaya doğru görünüyor. Hem kendimizden sorumlu bireyler hem de profesyonel çalışanlar olarak koşullarımızı bu dört sermaye unsuru açısından sorgulamak, gelişmelere karşı kazanç ve kayıplarımıza göre tutum almaya her gün biraz daha fazla ihtiyacımız olacak gibi görünüyor.

Sennett, Richard (2017) Karakter Aşınması: Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri, Çev: Barış Yıldırım. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.