Her gün yeni bir sürprizle uyanıyoruz. Ekonomik, politik, teknolojik değişimler ve sürprizler gündelik yaşamlarımızın bir parçası ,dünya artık stabil bir yer değil. Hiç kimse doğduğu dünyada ölemeyecek. Belki bir ömre yüzlerce değişiklik ve dönem sığacak günler uzak değil. İşte günümüzün bu kaygan gerçekliğinin dünyasına VUCA diyoruz.  Değişkenlik (volatility)-uçuşkanlıkta denilebilir, belirsizlik (uncertainity), karmaşıklık (complexity), muğlaklık (ambiguity) kelimelerinin baş harflerinden türetilmiş bir kavram VUCA.

VUCA dünyasında katı kurallara, hiyerarşilere, önyargılara, mind setlere, saplantılara, silolara, konfor alanlarına yer yok. VUCA dünyası bunları paramparça ederek ilerliyor, kurumları ve bireyleri kendilerini yeniden kurgulamaya, bu yeni dünyaya adapte olmaya zorluyor ve adapte olamayanları yok ediyor.

VUCA ile başa çıkmak için kurumlar ve bireyler farklı özelliklere sahip olmak zorunda. Ya da daha doğru bir ifadeyle bazı farklı özelliklere sahip kurumlar ve bireyler VUCA dünyasında ayakta kalabilecekler.

VUCA’nın ilk kavramı olan  değişkenlik çevredeki dünyada gerçekleşen çok hızlı ve öngörülemez değişiklikleri tanımlıyor. Bu dünyada ayakta kalmak için kurumların ihtiyaç duyduğu özellikler öncelikle

  • “big data analyse” da denilen kendilerine dair “büyük verinin” çok iyi toplanması ve çok iyi analiz edilmesi.
  • Diğer  beceri hızlı karar alma mekanizmaları oluşturulması
  • Karar ve yetki sorumluluğuna sahip proaktif liderlere sahip olmak.

Özellikle kaosa sebep olan değişimi doğru yönetmek için güçlü ve değişimi gelmeden gören ve ona cevap veren liderlik çok önemli.

Değişkenlikle başa çıkabilmek için gereken bireysel yetenekler ise :

  • Çok yönlü yani multi skill olmak
  • Esnek çalışmaya müsait olmak
  • Kendini sürekli geliştirmek ve yenilemek
  • Çok geniş bir sosyal ağa yani network’e sahip olmak olarak tanımlanabilir.

VUCA’nın ikinci kavramı olan belirsizlik “geleceği iş açısından öngörememe” olarak tanımlanabiliyor. Bu durum kurumların hayatta kalışı için çok büyük bir risk yaratıyor. Belirsizlikle başa çıkabilmek için kurumlar:

  • Büyük veri analiz üzerinden gelecek trenleri öngörmek ve çok geniş bir enformasyon ağına sahip olmak ve enformasyonu yönetmek
  • Esnek ve ultra verimli organizasyonlar kurmak
  • Proaktif liderliği öne çıkarmak, bu profilde “yetenekler” bulduğunda elde tutmak,

gibi özelliklere sahip olmalılar.

Belirsizlikle başa çıkabilmek için gereken bireysel becerileri ise öncelikle

  • Direngenlik (resilience)
  • Analitik düşünmeden farklı olarak “sentetik düşünme becerisi” olarak sıralayabiliriz.

Özellikle  direngenlik günümüz iş dünyasında en aranılan özellik. Bizim morali bozulmayan, odaklanma becerisini kaybetmeyen, düştüğünde ayağa kalkabilen, savaşmaktan vazgeçmeyen, esnek çalışma saatlerine yatkın uzun soluklu çalışmalara müsait çalışanlara sahip olmamız gerekiyor. Bu tip çalışanlar belirsizliğin yaratacağı stresle başa çıkmada herkesten daha fazla başarılı olacak gibi görünüyorlar.

VUCA ile birlikte öğrenmemiz gereken yeni beceri ise “sentetik düşünme” . Eldeki mevcut verilerle matematiksel bağıntılar kurarak düşünme becerisi olan “analitik düşünme” artık yeni dünyanın sorunları ile başa çıkmak için yeterli değil. Sentetik düşünce hesapta olmayan değişkenleri de hesaba katarak kavram ve sayılarla değil imaj ve resimlerle düşünme becerisi olarak tanımlanabilir. Vizyon dediğimiz kavramla yakın irtibatlı bir düşünce biçimi. Modern hayat hayal gücünü sınırlasa da belirsizlikle en iyi hayal ederek düşünmeyi becerenler baş edecek. Analitik düşünenler bu işi robotlara bırakacaklar.

VUCA’nın üçüncü kavramı “karmaşıklık” . Aktörleri etkileyen faktörler o kadar iç içe girmiş ki neyin neyi ne zaman tetikleyeceğini bilemeyebiliyoruz. Bu karmaşıklık karar alma süreçlerini zorlaştırıyor. Böyle bir dünyada kurumlar için gereken özelliklerde :

  • Yine büyük veriyi kullanmak ilk sırada geliyor.
  • Süreçlerini doğru kurgulamak ise bir diğer gereklilik
  • Yine böyle bir dünyada en çok entelektüel becerisi yüksek, enerjik, iletişimi güçlü proaktif liderlere ihtiyacımız var.

Karmaşıklıkla başa çıkacak bireyler ise en çok :

  • Entelektüel yetenekle kültür
  • Analitik düşünme becerisinin ötesinde sentetik düşünme becerisi
  • Olaylara politik ve kültürel sınırların ötesinde makro bakmak
  • İçsel bir sadelik olarak manevi kontrol ve mind-setlerden arınmış olmak gibi özelliklere ihtiyaç duyacaklar.

VUCA’nın son kavramı “muğlaklık” . İkirciklik ya da çok anlamlılık olarak da tarif edebiliriz bu özelliği.  Muğlaklık iş insanlarının, kurumların hatta politikacıların olayları ve verileri doğru yorumlayamamasının ve doğru kararlar alamamasının baş nedeni.

Bununla başa çıkabilmek için kurumlar :

  • Büyük veri analizini doğru yapmak ve yorumlamak
  • Esnek organizasyonlara sahip olmak
  • Geniş bakış açılı, sentetik düşünebilen ve kültür düzeyi yüksek proaktif liderlere ihtiyaç duyuyorlar.

Alışkanlıkların, ön yargıların tutunabildiği bir dünya değil VUCA.

Bireyler ise bu muğlaklık karşısında :

  • Entelektüel beceri, yüksek kültürlülük ve bakış açısı
  • Sentetik düşünmeyi becererek farklı senaryoları hayal edebilmek
  • Geniş bir sosyal sermaye ile farklı bakış açılarını deneyimleyerek olayları okumayı çeşitlendirme yetenekleriyle öne çıkıyorlar.

VUCA’nın bizi baş başa bıraktığı dünyada sürekli bir hareket ve mücadele var. Bu mücadele aslında doğrudan bireyin konfor alanını tehdit eden bir mücadele. O nedenle VUCA’nın galipleri konfor alanının dışına çıkabilecek kontrol, irade ve öz denetim becerileri gelişmiş tipler olacak. Asketik- çileci-özellikler ya da bir sporcunun iç denetiminin başarı için şart olduğunu belirtebiliriz.

Yine geniş bakış açısı, kültürel zeka ve entelektüel sezginin de kişileri ileriye fırlatacağı bir döneme girdik. Standart düşünceler, kavramlar, taraftarlıklar dönemi bitti. Oynak bir zemin ve değişken bir arka planda bir çok veriyi değerlendirebilen, alışkanlıklarından vazgeçebileni esneyen, farklı modellerde düşünebilen ve her şeyden önce dayanıklılığı çok yüksek bireylerin ayakta kalacağı bir dünyaya girdik. Ben bu dönemi  yeni nomadizm ve yeni nomad savaşçıların dönemi olarak adlandıracağım. Duygusal ve fiziksel olarak mekan bağları zayıf, her koşulda ayakta kalmaya hazır kurumlar ve bireylerin yeni çağı…