Geri dönülmez bir şekilde çatışmaya girilince her iki tarafta da beyin kimyası değilir. İki tarafta diğer tarafı dezavantajlı duruma getirmeye harcar tüm enerjisini. Hiçbir taraf diğer tarafın değerli bir şeyler elde etmesine izin vermek üzerine kurgulamaz kendini. Kazan –kaybet önermesi , ironik bir şekilde kaybet-kaybet önermesi durumuna dönüşür.

 (Albrecht,Karl,2006, p.236)

Fikirlerin, yönelimlerin ve ilgilerin farklı olduğu sosyal gruplarda çatışma ilişkilerin doğal bir elementidir. Diyebiliriz ki birbirine ihtiyaç duyan yapılarda çatışma kaçınılmazdır.

 (Eckert & Rinehart,2005)

Çatışmayı bir kişinin diğer bir kişi tarafından sınırlandığı ve tedirgin edildiğinde ortaya çıkan durum olarak tanımlayabiliriz. (Van de Vliert, Nauta,Giebels, Janssen,1999) Pondy (1967)  çatışmayı taarfların birinin diğerinin hedefini gerçekleştirmesini engellemek üzere davranışsal bir girişim sergilemesi sonucu algılanan gerginlik ve mutsuzluk olarak kendini ifade eden latent bir duygu olarak tarif etmeyi denemiştir. (Eckert & Rinehart,2005’de alıntılandığı gibi ) Gaski (1984) ve  Assael (1969)  çatışmanın algısal boyutu üzerinde durmuşlardır. (Cited in Eckert & Rinehart,2005’ de alıntılandığı gibi)

Teori çatışmayı aktüel davranışlardan daha çok algısal ve kavrayışsal olarak tanımlamaya eğilimlidir. Davranış tek başına çatışmacı değildir, davranışı çatışmacı kılan onun belirli koşullarda nasıl algılandığıdır. (Eckert & Rinehart,2005) Kişilerin hedeflerine ulaşma tatminini engellenmesiyle ortaya çıkan  çatışma olgusu olarak tanımlanan çatışma, her iki taraf için de negatif bir anlama sahiptir. Fakat çatışmanın gruplar, organizasyonlar ve bireyler için  çıktılarını düşünerek daha genel bir açıdan bakarsak çatışmanın negatif tanımından uzaklaşırız. Örneğin Levis Kosar (1956) çatışmayı doğal bir fenomen olarak ortaya koymuştur.

Çatışmanın kendisinin değil, çıktılarının potansiyel olarak tahripkar ya da yapıcı olduğundan bahsedebiliriz. Ek olarak o sağlıklı bir sosyal sistemin hayatta kalmak, adapte olmak ve büyümek için çatışmaya ihtiyacı olduğunu düşünür. (Eckert & Rinehart,2005)  Benzer argümanlar çatışmayı gruplar ve organizasyonlar için uyarıcı olarak tanımlayan ve çatışmanın bireyler, gruplar ve organizasyonlar için pozitif çıktıları üzerinde duran bazı diğer yazarlarca da yapılmıştır. Pozitif tarafları üzerinden giderek yapıcı çatışma diye bir kavrama ulaşıyoruz. Sosyal çatışma teorisine atıfla çatışmayı sosyal sistemde pozitif değişimler ortaya çıkmasına sebep olan olgu olarak tanımlayabiliriz. (Eckert & Rinehart,2005)

Yapıcı çatışmayı iki yönlü etkililik olarak veya  çatışmacı davranışın organizasyonun iki tarafı içinde daha iyi sonuçlar üreterek, çatışmayı sonlandırdığı ve tarafların ilişkilerini düzelttiği bir “yapıcılık” olarak tanımlayabiliriz (Van de Vliert, Nauta,Giebels, Janssen,1999)

Örneğin  Tjosvold & Johnson (1983)  potansiyel grup kararının anahtarı olarak çatışma kavramını ortaya atmışlardır. Onların tanımında yapıcı çatışma çeşitliliği, açıklığı ve yüzleşmeleri cesaretlendirir.

Fikir çeşitliliğini araştırma, bilgiyi tamamen ortaya dökmek, farklılıklarla açıkça yüzleşmek, alternatifleri dikkatle kritisize etmek  yapıcı çatışma sürecinin anahtar öğeleri olarak görülebilir; buna karşı rekabetçi ve yıkıcı çatışma hem bilgi paylaşmayı ve çoğaltmayı  kısıtlar kaybet –kazan mücadeleleri olarak tanımlanabilir.

Grup karar süreci bu pratiklerle iyileştirilebilir çünkü bütün üyelerin bilgileri ve bakış açıları masaya yatırılmış, alternatiflerin eleştirimsiz kabul süreci dışlanmıştır. (Schweiger, Sandburg & Rechner,1989 , Kirchmeyer & Cohen,1992’ de alıntılandığı gibi ) Weitz and Jap (1995) çatışmanın ilişki için onu yeni bir alan girmeye zorlayan ve başarıldığında kişiler arası ilişkiyi güçlendirecek ve daha büyük bir güven ve ilişki tatmini yaratacak bir yenilik kaynağı olduğunu yazarlar (Eckert & Rinehart,2005’de alıntılandığı gibi )

Elias and Alkadry yapıcı çatışmanın politik etkilerini inceledikleri makalelerinde bunu insanlar arasındaki farklılıkların kabulünün katılımcıların bireyler arası dinamiklerinde bireyselliklerinin değer gördüğü ve daha yeni ve biricik bir şey yaratan entegrasyon süreci olarak tanımlarlar. Yapıcı çatışmanın taraflarının farklılıklarının birbiri içinde eriyerek kollektifleştiği  entegrasyon süreci  üzerine kurulduğunu da ilave ederler.  . (Elias & Alkadry,2011)

Yapıcı Çatışmanın Boyutları

Cosar’ın terimleriyle (1956,67) yapıcı çatışmanın üç boyutunu şöyle tanımlayabiliriz. Bunlar :

1- Tehlikeli düzeylere gelmeden düşmanlıkların açık edilmesi.

2- İlişkideki normların yeniden tanımlanması.

3- İnovatif ve yaratıcı bir yeniden değerlendirme ve ilişkilerin yeniden düzenlenmesi. (Eckert & Rinehart,2005’de alıntılandığı gibi ) Bu çerçevelerden  çatışmanın yapıcılığının çatışan partilerin ve onların meselelerinin normların yeniden tanımlanması olarak tanımlanabilecek yeni bir kavramsal çerçeveye taşınması olduğunda karar kılabiliriz. (Cosar,1956,1967) ,İlişki için yenilik kaynağı (Weitz and jap,1995), ,Çift yönlü etkililik (Van de Vliert, Nauta,Giebels, Janssen,1999),perspektif farklılıklarını ve yaklaşımları tarafların yaratıcı potansiyelini ortaya çıkararak birlikte hareket edebilecek duruma getirme (Kirchmeyer & Cohen,1992), yeni ve biricik bir şey yaratacak şekilde farklılıkların özenli bir şekilde entegrasyonu (Elias & Alkadry,2011) yapıcı çatışma için kullanılan tanımlamalardır. Albrect’de yapıcı çatışmanın aşamalarını kendi çiftli spiral modelinde empati, karşılıklılık  ve süreklilik olarak tanımlar.    (Albrecht,2006,p.236)

Sonuç olarak diyebiliriz ki yapıcı çatışma farklı fikirlerin ve bakış açılarının hassas bir süreçte bir araya gelen insanlarca ortak olarak yaratılan bir yeni çözümde yeniden oluşturulduğu bir durumdur. ( Arendt,2005 Elias & Alkadry,2011’de alıntılandığı gibi ) En önemli şey insanların bir araya gelmesi herkesi kapsayıcı ve dinamik bir  birleştirici süreç sonunda entegre bir ortak fikir yaratmalarıdır.(Follet,1918,1923,1924,as cited in Elias & Alkadry,2011)  Güçlü bir şekilde denilebilir ki yapıcı çatışma organizasyonlardaki gelişimin, iyileşmenin ve evrimin ana uyarıcısıdır.

Kazan-kazan yaklaşımına referansla onun takım inşası sürecinde önemli bir adım olduğu da söylenebilir.Cosar’ın düşmanlıkların ortaya çıkarılması argümanını takiben yapıcı çatışmanın organizasyonlar kişiler ve departmanlar arası friksiyonlarda ortaya çıkan ve Albrecht’in negatif spiral modeliyle kolayca bir ölüm kapanına dönüşebilecek ve verimli iletişimi engelleyecek  negatif enerji ve eğilimlerin boşaltılması için bir emniyet valfi olduğunu söyleyebiliriz . ( Albrecht,2006, p.236)

Yapıcı çatışma grup ve organizasyon olarak hareketi kısıtlayıcı sürtüşme ve gruplaşmaları nötralize etmek isteyen kişiler için bir düzenleme aracıdır. 

O aynı zamanda rakipleri bilgiyi paylaşarak ve hedeflerde rasyonelliği sağlayara negatif perspektifleri ortadan kaldırıp  müttefiklere çevirmek için bir yönetsel araçtır denilebilir.  (Uzzi & Dunlap,2012)

KAYNAKÇA

Kirchmeyer, Catherine., & Cohen, Aaron 1992 Multicultural Groups,Their performance and reactions with constructive conflict, Group & Organisation Management,17,2;ABI /INFORM Global

Van De Vliert,E.,Nauta,A.,Giebels,E. and Janssen,O.1999, Constructive Conflict at Work, journal of Organisational Behavior,20,475-491

Eckert,J.A.,Rinehart,L.M.,2005, Constructive Conflict Outcomes: Conceptualization,Measurement and Initial Validity,The Marketing Management Journal,Volume 15,Issue 2,Pages 144-157.

Elias,M. ,V., Alkadry, M.G.,2011,Constructive Conflict, Participation, and Shared Governance, Administration&Society, 43:869, http://aas.sagepub.com/content/43/8/869.refs.html

Uzzi,B.,Dunlap,S., 2012, Three Steps to Reversing a Rivalry at Work, , Harward Business Review,Pages 133-137

Albrecht,K., Social Intelligence The New Science for Success, 2006, San Francisco, CA: Jossey-Bass