İş hayatına atılan birçok kişi gücünü ve buna bağlı kazanımlarını arttırmak için kariyer yapmayı hayal eder. Bazıları kariyer yaparken bazıları bu hayaline ulaşamaz. Şüphesiz kariyer yapmanın bağlı olduğu bir takım yazılı olmayan kurallar vardır. Bunları bilen ve yerine getirenler hızla ilerlerken buna uygun hareket etmeyenler hayal kırıklığına uğrayacaktır. Öncelikle bütün kariyer hikâyeleri bir tarafından şansla ilgilidir. Doğru zamanda, doğru yerde olmak ve doğru kişiyle irtibatta olmak olarak tarif edebileceğimiz bu faktörün bizim kontrolümüzde olan tarafı şans kapıyı çaldığında hazır ve yeterli olmaktır. Bunun içinse kendi alanımızda yeterli olmamız ve kişisel zaaflarımızı aza indirgemiş olmamız gerekir. Kariyer yapmanın iki temel şartı vardır. Bunlar: Rutin görevlerinizin, hatta size verilen performans hedeflerinin de ötesinde beklentileri aşan bir performans göstererek beklenilmeyeni ortaya koymak ve etkinliğini yaptığınız işten beklenen sınırların ötesine taşıyarak sorumluluk alanınızı fiilen geliştirmek

Patronunuzu ve amirlerinizi, politik sermayelerini ( nüfuz) sizi savunmak, korumak, devirdiğiniz çamları temizlemek için kullanmak zorunda bırakmamaktır.

Sizden beklenileni ortaya koyman kariyer yapmak için her zaman yeterli değildir. Sizden beklenilenin ötesine geçmek gerekir. Bunu yaparken tek adam şovu yerine çevrenizdeki kişilerin daha efektif çalıştığı ve amirlerinizin de daha efektif göründüğü şekilde bu işi yapmak önemlidir.

Kendi kariyerini sabote etmenin en iyi yolu da organizasyonun içinde “diken” olmak ve üstlerini sizi sürekli savunmak zorunda bırakmaktır. Eğer çalıştığınız şirketin temel değerlerini ve kurallarına sürekli aykırı davranıyorsanız ve bu göze batıyorsa, örneğin tüm yöneticiler zamanında iş başı yapıyorken siz sürekli geç iş başı yapıyorsanız, olması gerektiği yerlerde sürekli olmaması gerektiği gibi giyiniyorsanız, insanlara tuhaf mailler yazıyor ve iletişim kazalarından arkanızda enkazlar bırakıyorsanız ve üstleriniz sizi sürekli savunmak ve enkazınızı süpürmek zorunda kalıyorlarsa,  patronlarınız inanın bu işi fazla sürdürmeyeceklerdir.

Şirket kurallarını sürekli çiğnemenin dışında

  • Samimiyetsiz konuşmalar yapıyor ve güven telkin etmiyorsanız
  • İşinizle ilgili üstleriniz ağzınızdan kerpetenle laf alabiliyorlarsa, kapalıysanız
  • Hırsınız ve hedeflerinizi sürekli dillendiriyor, insanların gözüne sokuyorsanız
  • Şirketteki olaylar hakkında, insanlar hakkında sürekli dedikodu yapıyorsanız

Terfi etme zamanınız geldiğinde inanın kimse taşın altına elini koyarak politik sermayesini sizin için kullanmak istemeyecektir.

Bunlardan başka:

  • Astlarınızla ilişkilerinizi de amirleriniz hatta patronlarınızla yürüttüğünüz titizlik içinde yürütmeniz faydanızadır. (Ne çok mesafeli, ne çok samimi)
  • Şirketin yeni projelerde ve öncü işlerde üstünlük almakla üstlerinizin radarına takılırsınız. ( Örneğin yeni bir kalite metodu mu geliyor, bir ERP projesi mi var, yeni bir teknik mi deneniyor, öne çıkın ve üstlenin.)
  • Şirkette kendinize bir çok mentör ve akıl hocası bularak onların fikir ve düşüncelerinden istifade etmeye bakın. Unutmayın mentörler sadece mentörler olarak görülmeyebilir.
  • İyimser bir tavrınız olsun ve bu tavrınızı bilindik hale getirin.

Ve… Başarısızlıklarınız sizi yıldırmasın. Tekrar deneyin, daha iyisini ortaya koyacağınızı gösterin, gerekiyorsa gidin daha iyisini başka yerde ortaya koyun.

İş birçok oyuncuyla oynanan bir oyun gibidir. Kendi kuralları, ihtilafları kendine özgü bir dili ve bir ritmi vardır. Bunu iş hayatına dair birçok yayını takip ederek izleyerek öğrenebilirsiniz. Hangi işler neden başarıya ulaşmış, kimler hangi özellikleri ile terfi etmiş, neler yapmışlar bunlara ulaşmak elinizdedir. Bunları adeta yalayıp yutun.

Son olarak unutmayın iki temel prensip var:

  • Beklenilenin ötesine geçin, ortaya koyduğunuz işle şaşırtın.
  • Asla patronunuzu sizi savunmak zorunda bırakmayın.
  • Ve unutmayın kariyer yolu kestirme bir yol değildir.

Welch, J.2005, Winning, Harper Collins, London