Sasaniler’in meşhur şah’ı Nuşirevan-ı Adil’in bilge veziri Bozorgmihr’in Nuşirevan’ın sorularına verdiği cevaplardan oluşan Nuşirevan’a nasihatler adlı pehlevice  risalesi  İran’ın Müslüman oluşundan sonra da önemini yitirmemiş, Arapçaya çevrilerek bir doğru yönetim ve doğru yaşam el kitabı olarak kullanılagelmiştir. Metin Sinan Bey tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde Muzaffername adıyla Kanuni’nin şehzadesi Bayezid için Türkçe’ye tercüme edilmiştir.

Nuşirevan İran tarihinin en görkemli hükümdarlarından biridir. Adaleti ile ünlüdür. Öyle ki sarayının penceresinden bir zincir sarkar ve adalet talebinde bulunanlar bu zinciri çekmek suretiyle bizzat Nuşirevan’a ulaşır ve adalet isterlermiş. Hikayeye göre bir gün sahipsiz bir eşek sarayının önüne gelir ve zinciri çeker. Görevliler kapıda yaşlı, yalnız  bir eşeğin olduğunu görür ve aldırış etmezler. Fakat Nuşirevan eşeğin de adalet istemek üzere geldiğini düşünür, görevlilere eşeğin başına gelenleri araştırmalarını emreder. Görevliler eşeğin bir çamaşırcı eşeği olduğunu, yaşlanıp iş göremez hale geldiği için sahibi tarafından aç bir şekilde sokağa atıldığını öğrenirler. Bunun üzerine Nuşirevan hayvanın eski sahibine ölene kadar ona bakma emri verir. İşte Bozorgmihr (eski Farsça baş vezir demek) böyle bir hükümdarın danışmanı statüsündedir ve Zafername adlı eser Nuşirevan’ın sorularına Bozorgmihr’in verdiği cevaplardan oluşur.

Zafername’de yönetim bilgeliğini doğrudan ilgilendiren sorulardan ilki  “yöneticilik kimlere layıktır ? sorusudur. Bozorgmihr Nuşirevan’ın bu sorusuna : “ birinci olarak kötüyü iyiden, iyiyi kötüden ayırt edebilen kimselere, ikincisi dingin kişilere layıktır ki her zorluğun üstesinden gelebilecek kişilere iş verme becerisine sahip olsun diyerek cevap verir. ( İki kimesneye layıkır evvel mihterlik ol kimesneye layıktır ki hayrı şerden ve eyüyi yaramazdan temize kadir ola, ikinci sürurlık olan kimesneye layıktır ki her maslahatın uhdesinden gelmeye kabil kimesnelere sipariş itmeğe kadir ola.)

Burada bahsedilen ilk özellik olan kötüyü iyiden, iyiyi de kötüden ayırt edebilmek basit bir temyiz kudretine sahip olmaktan daha fazla anlam içerir. Bu özellik geleneksel bağlamında seçişlerinde, davranışlarında, hükümlerinde aklın rehberliğinde hareket edebilen, nefsinin kendisini doğru görmek, doğru düşünmek ve doğru davranmaktan alıkoyarak aklının idaresini teslim alamadığı kişidir. Çünkü ancak böyle bir kişi varlıkları asıl yerlerine konumlandırıcı bir şekilde adaletli davranmayı başaracaktır.

Hüküm ve icrada, akıl ve bilgelikle değil hırsının, arzusunun, kininin, korkularının etkisinde hareket eden bir kişi mülkü berbat eder. Kendisine emanet edilen hiçbir şeye adaletle muamele edemez. Bu durum fesat, karışıklık ve inkıraza (çöküş) sebebiyet verir.

İkinci özellik olan sürurlık yahut iç huzuru ve dinginlik aklın ferah olmasını ifade eden bir özelliktir. Kişi huzurlu, mutlu ve yaşam enerjisi ile dolu ise bu onun problemler karşısında ferah bir zihinle daha doğru seçişler yapabilmesini, kimseye muhtaç olmadan işleri ehil kimselere tevdi edebilmesini mümkün kılar. Bir takım eksikleri olan, borçları ve zaafları bulunan ve bundan muzdarip olan kişiler, ellerine makam geçirdiklerinde bunu şahsi menfaatleri için kullanmaya daha meyyal olurlar. Diger yandan Allah’ın bir nimeti olarak kişinin zenginlik ve mutlulukla taçlanmış olması eskilerce bir ihsan ve bir seçilmişlik işareti sayıldığından bu durum olumlu bir vasıf olarak değerlendirilmiştir.

Zafername’deki yöneticileri ilgilendiren diğer soru “Padişahların halktan en çok kimlere ihtiyacı vardır ?” sorusudur. Bozorgmihr Nuşirevan’a “ akıllı, işbilir ve görgülü, işleri halletmeye yeteneği olan kimselere ihtiyacı vardır.” Şeklinde yanıtlar. ( şol kimesneye ihtiyaçları ziyadedir kim, akıl ve karidan ve kar-azmude olup tedbir-i umura kadir ola.) Akıl, beceri ve tecrübe her çağ ve dönemde değerlidir ve evrensel bir kural olarak bu vasıflara sahip kişiler hangi kademede olursa olsun bir yöneticinin en çok ihtiyaç duyduğu kişileri oluştururlar. Ancak burada kastedilen aklın günümüzde “akıllı” kavramıyla tam örtüşmediğini belirtmek gerekiyor. Geleneksel bağlamı ile akıl sübjektif ve ben merkezci bir bakış açısıyla değil değer odaklı bir bakış açısıyla “ doğruyla yanlışı ayırt edebilme” becerisidir. Yani kendi menfaati ile menfaati olmayanı değil, doğru olanla doğru olmayanı ayırabilmek söz konusudur.

Bir sonraki soruda Nuşirevan Bozorgmihr’e “çok yiğit olup yüceltilmeye ve ikrama layık olan kimdir ?” diye sorar. Bozorgmih’in cevabı “elinden geldiğince herkese iyilik etmeyi adet edinen, doğru ve sözüne güvenilir kimse.” şeklindedir. ( herkese iktidarı hasebince eylik eylemeye adet idine,her karda rast sözlü olup kavlinde sadık olmağı adet idine.)  Bu soru modern yönetim açısından kimleri terfi etttirmeli, ödüllendirmeli ve yükseltmeliyiz sorusunun karşılığıdır. Burada ilk gözümüze çarpan iyilik odaklı olmaktır. İyi olmak, değer yaratmak, çevresine faydalı olmaya çalışmak, zarar vermekten kendini alı koymak demektir. Böyle kişiler bulundukları ortamı fiziksel ve psikolojik olarak güzelleştirirler. Diğer övülen husus “doğru sözlü olmak”tır. Bilindiği gibi eski İran geleneğinde yalan bütün kötülüklerin kaynağıdır. Her yalan başka kötülüklere sebep olur ve kötülüklerin dünyayı istilasına zemin hazırlar. Bu anlamda doğru olmak, doğru söylemek başlı başına kutsaldır ve kötülükle mücadeledir. Doğru sözlü kişiler bulundukları ortamda güvenilirlik algısını artırırlar. Güvenirlik işlerin yapılışını, iletişimi ve alışverişi hızlandırır ve maliyetini düşürür. Bir kurumda doğrul sözlülüğün teşviği ve ödüllendirmesi kurum iklimini doğrudan etkiler. Son olarak Bozorgmihr sözünü tutmayi över. Bir insanın sözünü tutabilmesi kendine hakim olması, gayretli olması, kendine ve başkalarına saygısı olması ile ilgilidir. Sözünü tutmak bir güvenilirlik belirtisidir aynı zamanda. Bütün başarıların, refahın ve bereketin kaynağı olarak güven büyük küçük bütün toplulukların temelidir ve güvenilir insanlar sayesinde yayılır ve güçlenirken yalan, sözünü tutmama gibi davranışlarla zarar görür.

Çakır,Müjgan, Öğütler kitabı,Rahat-ül insan ve Zafer-name metinleri,2015, Büyüyenay yayınları