Sadece zorlukların, çatışmaların, ağır görevlerin, çok yüzlü, çözümsüz kara delik problemlerin, çok taraflı savaşların, diplomatik oyunların, sinir bozucu ofis politikalarının can sıkıcı güç oyunlarının karşısında ayakta kalabilenler, sadece onlar, başarmaya devam ederek, ortak hedefimize doğru yürüyerek, kendileri için savaşmayı sürdürerek  ve dayanıklılıkları ile şirkete omuz vererek bizimle yürümeye devam edeceklerdir.

IK her geçen gün daha da profesyonelleşerek iş hayatının temel mantığına biraz daha yaklaşıyor. IK geçmişte bir çok şeyi masaya yatırdı: eğitim ve performans değerlendirme sistemleri, X,Y,Z kuşakları ve genellemeleri, iş yerinde mutluluk, gülen yüzler, takım oyunları, takım ruhu ve bir çokları. Elbette bu tartışmaların hepsi IK yönetimine yeni boyutlar kazandırdı, fakat sadece son gündemiyle IK hedefi 12’den vurdu : “dayanıklılık”

İş hayatı bir harikalar dünyası değil elbette, bir çok ciddi zorlukları, savaşları, mağlubiyetleri, ağır görevleri, çok yüzlü problemleri doğasında barındırıyor. İş hayatı çalışanların bütün günlerini konfor içinde, kendilerini geliştirerek, çok fazla efor harcamadan fakat şirketten hep daha iyisini bekleyerek geçirebilecekleri bir yer değil. İş hayatı sarfettiğinden daha fazlasını kazanmayı umut ettiğin bir risk alıştır.O kendisinden daha büyük bir şey ortaya koyarak şu an old uğundan daha fazlası olmak için bir çabadır.O da bir çok aşığı olan talih denen güzel kadının aşıklarından biridir ve onun ilgisini kazanmak için kıyasıya yarışır. Denilebilir ki iş hayatının öz doğasını tanımlayan bu mücadele ruhu, eğilmez irade, sürekli çaba, risk alış ve daima daha iyisini ortaya koyma eğilimi ona uygun olan çalışan tipinin ne olduğunu tanımlayacaktır ve tanımlamalıdır da.

Bütün bu nitelikleri tek bir nitelikte özetleyebiliriz: dayanıklılık. Dayanıklılığı beklenmedik talihsizliklerle başa çıkma , asla teslim olmayan bir ruhla yeniden deneme, olarak tanımlayabiliriz. O iş hayatının belirsiz doğasına son derece uygundur. Şirketler risk ve belirsizlikle mücadele edebilecek şekilde dizayn edildikleri ölçüde güçlüdürler, bunun yanında firmalar dayanıklı ceo’lar, müdürler ve ekip liderleri tarafından yönetildikleri kadar güçlü olabilirler. Zor ve belirsiz zamanlarda fark yaratan şey, sahip olduğumuz dayanıklı çalışanların hayatta kalma becerileridir.

Bu bireysel kariyer için de böyledir. Büyük ümitlerle işe aldığınız yeni çalışanlarınız olabilir. İyi bir görünüm, güzel bir yüz, prezentabl, iyi bir geçmiş, iyi eğitim, birden fazla dil bilen, bir sürü diplomaları olanlar gibi. Fakat Sadece zorlukların, çatışmaların, ağır görevlerin, çok yüzlü, çözümsüz kara delik problemlerin, çok taraflı savaşların, diplomatik oyunların, sinir bozucu ofis politikalarının can sıkıcı güç oyunlarının karşısında ayakta kalabilenler, sadece onlar, başarmaya devam ederek, ortak hedefimize doğru yürüyerek, kendileri için savaşmayı sürdürerek  ve dayanıklılıkları ile şirkete omuz vererek bizimle yürümeye devam edeceklerdir.

Oyunun doğası böyledir ve bizim ihtiyacımız olan şey iyi oyunculardır.

İnsan Kaynakları olarak dayanıklıları öncelikle keşfetmeliyiz, onları bulursak ne olursa olsun kazanabilmeliyiz. Çekirdek kadromuzu onlardan kurmalıyız. İş hayatı böyledir, zorlu görevlerin üstesinden gelmeyi, baskıya, dirence ve zamana  karşı mücadele etmeyi gerektirir. Eğer işinde hayati dayanıklılığa en ihtiyacın olduğu zamanda kırılmak istemiyorsan ekibini en dayanıklılardan yarat ve onları eğit.