İş güvenliği terimi anlatılmak istenen konunun maksadıyla çelişen bir ifadedir. İş güvenliğinden kasıt öncelikle çalışanların vücut ve ruh bütünlüklerinin korunması ve devamının sağlanmasıdır. Şirketler kendileri için en değerli sermaye olan insan kaynağının sürdürülebilir verimliliği için çalışanlarının işyerindeki güvenliğini çok boyutlu olarak sağlamakla yükümlüdürler. Mevcut yasalara ve uygulamalara göre kurallar, cezalar ve bu işe adanmış denetmenlerle sürdürülmeye çalışılan iş güvenliğinin insan tarafının eksik olduğu ve bu nedenle asla istenilen başarıyı yakalayamayacağı ortadadır. Şirketlerin yönetim kültüründe öncelikle hedefin işin değil çalışanın güvenliğinin sağlanması olduğuna yönelik bir mental revizyon sağlanmalıdır. Temel değerin insan güvenliği olarak belirlenmesinden sonra, çalışan güvenliği bütün yönetim kademelerinin en önemli sorumluluğu ve performans kriteri olarak tanımlanmalıdır. Her bir yönetici, işi yönetirken, en değerli kaynak olan insanın güvenliğini hatırda tutmak ve ona uygun tedbirler almakla yükümlüdür. İşin güvenliği, iş güvenliği uzmanlarının görevi olabilir ama insanın güvenliği o işi yöneten herkesin sorumluluğundadır. En aşağıdaki çalışandan en yukarıdaki birim yöneticisine kadar çalışanların güvenliği,

  • Hem bir performans önceliği
  • Hem bir etik öncelik
  • Hem de bir disiplin önceliği olarak

şirket kültüründe içselleştirilmelidir.

En değerli kaynağı olan insan kaynağını riske atan yaklaşımları tespit eden şirket bu yaklaşımları en katı tedbirlerle ortadan kaldırmalıdır.

Şirketlerde insan kaynağı güvenliği temel bir motivasyon sorunudur. Maslow’un ihtiyaçlar hyerarşisine göre güvenlik insanların temel ihtiyaçlarındandır. İnsan kaynağı güvenliğini sağlamak için yeterli tedbirleri alamayan bir şirketin, çalışanların verim, bağlılık ve aidiyetini sürdürmesi mümkün değildir.  Temel ihtiyaçlarını tatmin edemeyen insanlar, bir işin yürütülmesi için ihtiyaç duyulan, düşünme, gelişim ve sosyalleşme anlamındaki diğer gereklilikleri yerine getirmek için yeterli enerjiyi bulamazlar.

İnsan evrimsel gelişimi itibariyle öncelikle hayatta kalmak için yeterli kaynaklara ulaşmak, bu kaynaklar ve kendi varlığını korumaktır. Kişi bu iki temel dürtünün tehdit altında olduğunu hissederse ya yer değiştirmek, ya da elindeki kaynakları daha fazlasını üretmek değil mevcut olanı korumak için kapanmaya ve savunmaya harcıyacaktır ki bu sosyal gelişimi durduran bir tavırdır. Yeni endüstriyel ilişkiler yaklaşımına göre çalışanın iş yerinin maddi (fiziksel çalışma ortamı) ve manevi (çalışma kültürü- çalışma iklimi) özellikleriyle bütünleşerek iş yerine mutlak aidiyetinin sağlanması için, temel korkularının aşıldığı bir çalışma biçiminin yaratılmasının gerekliliği ortadadır.

Bu bağlamda diyebiliriz ki bir şirkette çalışan güvenliği:

  • İnsani ve etik bir meseledir.
  • Çalışanların verim ve bağlılığını etkilediği için üretkenlik meselesidir.
  • İşin devamını ve sürekliliğini etkilediği için ekonomik bir meseledir.
  • Gerek iş hukuku, gerek borçlar hukuku, gerekse ceza hukukunu ilgilendiren boyutlarıyla hukuki bir meseledir.

Geleceğin rekabetçi şirketleri, işin güvenliğini sağlamak için harcadığı enerjiyi, insan güvenliğini sağlamaya sevk ederek yaratacağı verim, bağlılık ve adanmışlık kültürü ile rakipleri arasından önce çıkan şirketler olacaklardır.